Bir yoksul, nasılsa elde ettiği kuru arpa ekmeğini, bir aşçı dükkânına gidip tenceresinden çıkan buhara tutar, yumuşatır ve yermiş. Ekmeği tamamiyle yedikten sonra aşçı, yoksulun yakasına yapışmış; “buharımın parasını ver” demiş. Adamcağız; “yahu, insaf et, buhar da para ile satılır mı?” demişse de dinletememiş. Sonunda mahkemelik olmuşlar ve kadılık yapan Hoca’ya gitmişler. Hoca davayı dinledikten sonra cebinden iki akçe çıkarıp iki avucunun arasına kor, davacıyı çağırıp iyice dinledikten sonra avuçlarını adamın kulağına yaklaştırır ve sallar. Paralar da avucunda şıngır şıngır sallanır. Adama, “haydi” der, “al paranın sesini ve git.” Aşçı, “paranın sesi alınır mı” deyince Hoca şöyle cevap verir:
– “Yemeğin buğusunu satan, paranın sesini alır.“
Üç kişi binilmez
Trafik polisinin biri hiç kimseye ceza yazmazmış. Her suçluyu serbest bırakırmış. Bir gün komiseri onu hiç kimseye ceza yamadığı için işten atacağını söylemiş. Yalvaran polise dayanamayıp, eğer akşama kadar 10Devamını Oku