Atalarımızın dediği gibi “üzüntüler paylaşıldıkça azalır”. Travmatik olay ne olursa olsun duyguları paylaşmak herkesi olduğu gibi çocuğu da rahatlatır. Bu bağlamda ailedeki paylaşımlar, hem anne babanın hem de çocukların bu olayların etkilerini daha rahat atlatmasını sağlar. Çocuğunuz travmatik bir olay yaşadıysa onunla iletişiminizi güçlendirin ve duygularını paylaşın.Söz konusu olayı siz de yaşadıysanız önce kendinizi toparlamaya çalışın ki çocuğunuza da yardımcı olabilesiniz. Bunun için öncelikle stres yaratan olayın varlığını kabul edin. Aile bireyleri ile çevrenizdeki kişilerle duygularınızı paylaşmaya, kendinizi rahatlatacak faaliyetlerle uğraşmaya özen gösterin. Yaşama ilişkin olumlu bir bakış açısı geliştirmeye ve bunu çocuğunuza da yansıtmaya çalışın. Aile birliğini sağlamaya ve sorunlarınızı hep birlikte çözmeye gayret edin.
Çocukların bir travmatik olay yaşadığında yetişkinlerden daha farklı tepkiler verebileceğini unutmayın ve doğru tepki vermiyor diye onu azarlamayın.
Bir yakının ölümü ve boşanma gibi olayları, üzülür ya da anlamaz diye çocuğunuzdan gizlemeyip çok zor olsa da açıklayın. Bu görevi başkasına bırakmayın. Çünkü çocuk, bu üzücü haberleri sığınacağı, dayanacağı kişilerden almalıdır, anne veya baba ölmüşse haberi çocuğa kalan ebeveyn vermelidir. Bunu yaparken çocuğunuzun anlayabileceği kavramlar kullanmaya çalışın. Örneğin ölen kişinin artık melek olduğunu ya da gökte bir yıldız olup onu izleyeceğini, onu çok sevdiğini söyleyerek anlatabilirsiniz. Ancak olayın duyulduğu anda çocuğunuzu olayla ilgili yerlerden uzaklaştırarak yaşanacak şok, kargaşa ve üzüntünün, bayılma ve dövünmelerin ona yansımasını önleyin. Bu esnada onu uzak bir yere, başka bir şehre göndermeyin, kısa bir süreliğine yakında bir akrabaya bırakın. 5–6 yaşından büyükse onu, yine açıklamalar yaparak cenaze törenine, mezarlık ziyaretine götürebilirsiniz ancak cenazenin defnedilişini göstermeyin.
Beklenmedik ölümlerde çocuğunuzu duruma yavaş yavaş alıştırdıktan sonra açıklama yapın; söz konusu kişinin hasta olduğunu, doktorların onu iyileştirmeye çalıştığını söyleyerek biraz zaman kazanın. Bu sürenin birkaç haftayı geçmemesine dikkat edin.
Ölümü inkâr ederse üzerine gitmeyin ve kabullenmesini anlayışla bekleyin. Bu tepki genellikle birkaç haftada geçer. Aynı şekilde çocuğunuz sıkıntısının etkisiyle olumsuz davranışlar gösterirse onu azarlamayın, “sözümü dinlemezsen ben de ölürüm, beni de mi mezara yollayacaksın?” gibi korkutucu ve yaralayıcı sözler söylemekten kaçının.
Eğer boşanmanız söz konusuysa, durumun sebebinin o olmadığını ve ayrılığın anne veya babayı bir daha görmeyeceği anlamına gelmediğini anlatın. “Sen istersen barışırız” gibi umut veren sözler söylemeyin, olumsuz davrandığında “aynı baban gibisin, senden ne beklenir ki annenin kızısın” gibi yaklaşımlardan kesinlikle kaçının. Ayrıca ona artık ayrı yaşadığınızı ama yine onun annesi ve babası olduğunuzu, onu her zaman olduğu gibi çok sevdiğinizi, ihtiyacı olduğunda yanında olacağınızı anlatın ve bu konuda güvence verin. Eşinize karşı öfkenizi ve suçlamalarınızı çocuğunuza yansıtmayın, onu görmek ve gerektiğinde yardımcı olmak konusunda mümkün olan en iyi anlaşmayı yapın. Çocuğunuzu arabulucu olmaya zorlamayın, eşinizden öç alma aracı olarak da kullanmayın.
Çocuklar, travma yaşadıklarında konuşmakta ve duygularını paylaşmakta zorlanır hatta hiç konuşmak istemeyebilirler. Bunun için mümkün olduğunca sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı, esnek olmaya ve onunla her şeyi paylaşmaya özen gösterin. Sevgi, şefkat dolu, güven veren bir aile ortamı oluşturun. Duygularını ifade etmesi, sizinle ve arkadaşlarıyla paylaşımlarda bulunması için ona yardım edin, desteğinizi hissettirin. Siz de duygularınızı onunla paylaşın, belli etmese de üzüntülü olduğunu bildiğinizi, üzüntü göstermenin ve ağlamanın ayıp olmadığını vurgulayın. Yalnız kalmayacağını, ailece hep yanında olacağınızı anlatın.
İsterse olayla ve ölen kişiyle ilgili kısa sürelerde konuşun, merak ettiği şeyleri sormasına izin verin ve açıklamalar yapın. Cevaplaması zor olan veya yaş özellikleri gereği anlatımı zor olan soruları olursa, bilmediğinizi söyleyin. Gerekirse dikkatini başka yöne çekin. Travmatik olaydan kaynaklanan üzüntünüzü gizlemek için gereğinden fazla çabalamayın, çocuğunuzu ille de eğlendirmeye çalışmayın. Bu, onun kafasını iyice karıştırır.
Mümkün olduğunca birlikte zaman geçirin, bu zamanlarda onun kendini rahat ve mutlu hissedebileceği yerlere gidin, sevdiği etkinlikleri yapın. Onu oyun oynamaya yönlendirin, uygun oyun ortamları hazırlayın, oynayabileceği arkadaşlarıyla buluşmasını sağlayın. Gündelik faaliyetlere, sosyal etkinliklere katılmaya, spor yapmaya teşvik edin. Ayrıca ona evde basit görev ve sorumluluklar verin, böylece hem sıkıntısını atacak hem de kendine güveni artacaktır.
Çocuğunuz dikkatini toplayamıyor veya dikkati kolayca dağılıyorsa okulda ve evde yapabileceğinden fazla çalışmasını istemeyin, yüksek başarı beklentisinde olmayın, onu zorlamayın. Beklentilerinizde esnek davranın. Dikkatini toplayabildiği kısa süreler içinde, küçük parçalar halinde çalışması konusunda rehberlik yapın.İleride olabilecek başka travmatik olaylardan kendisini nasıl koruyacağını anlatın. Varsa travma sonrası yapılandırma çalışmalarına katılması ve başkalarına yardım etmesi konusunda yönlendirin. Çocuğunuzun olayın etkilerini atlatamaması ve tepkilerinin bir yıldan fazla sürmesi durumunda bir uzmandan yardım alın.